6 Aralık 2017 Çarşamba



duyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledimduyguşuözledim.

içim kayış gibi oldu.
kayış gibi oldu içim.


29 Kasım 2017 Çarşamba

kabuk.

sabah altıda kalktım. otobüste uyudum. tramvayda uyudum. geldim derste uyudum. ilk ders, ikinci, üçüncü, dördüncü. beşinci derse girmedim. eve gideyim ben dedim. tramvayda duyguş aradı. konuşurken bağırarak ağlamak istedim. oysaki çok alakasız şeylerden bahsettik. arabaşı çorbası yapacakmış akşam. mark eliyahu konseri için heyecanlı olduğunu söyledi. rüyasını anlattı. gülüştük. otobüste okuduğum kitabın sonu beni dehşete düşürdü. biraz ağladım.annemi aradım. eve erken geçeceğimi söyleyip kapattım. her çocuk emin olmalı annesinin sevgisinden. bir tek bunu bilmek de ayakta tutar. otobüsten indim. canım ölmek istedi. ama öyle böyle değil. karşıdan karşıya geçerken yola bakmadım. yürürken babam ölürse ağlar mıyım diye düşündüm. aklıma rüyam geldi. kendimden nefret ettim.
şimdi evdeyim. sigara böreği yapıp yiyeceğim. belki kadoyu beklerim.
çayın altını yaktım, müzik son ses.


12 Kasım 2017 Pazar





ben biraz üzgünüm. annem erkenden uyumuş gibi üzgünüm hem de. ama şarkı çok güzel. eh, uzun uzun yazacaktım gerek kalmadı sanırım..

tık tık lütfen

18 Eylül 2017 Pazartesi

aynaya, bardağa, kaleme, ağaçlara, cam sil kutusuna, halıya, mutfak bezine, kapıya, doğruda açılar sorusuna, şarj aletine, kredi kartı geçerli mi diye soran bıyıklı amcaya, annemin birşeyler anlatmaya çalışan gözlerine, yetersiz bakiye yazan biletime, bardağın dolması için deliler gibi akan çeşmeye, gelinlik modellerine, behçet necatigile, isimsiz mesajlara,kedilere, havaalanına, televizyona, kağıt çöpüne, gecenin bir olmasına, rotring 500'e, dersane defterimin son sayfasına, dolabımın iç kapağına, düvenönü tramvayına, büyük harflere, üst kattaki komşuya, istanbula, el kremlerine, misafir odası takımına, çantasını tek kolda takanlara, telefondan gözünü ayırmayanlara, teşekkür etmeyi bilmeyenlere, teşekkür etmeyi sevmeyenlere, otobüsün sağ tarafındaki koltuklara, tramvayın kapısını kapatmasına, işkembe çorbasına,maykılın boş kafesine, kitap listesine, duvar yazılarına, bisikletin ön tekerinin yamuk olmasına, çoraplarıma boş boş bakıyorum.

artık burda yaşayamadığımı biliyorum. dünyanın çok üzücü bir yer olduğunu da. her şeyin anlamını yitirmiştim, şimdi inancımı da günden güne yitiriyorum.sadece çok güzel şarkılar dinliyorum. duvar diplerine yaslanıp aya bakıyorum. çimenlere uzanıp biraz ağlamak istiyorum. maykıl uçarken ona gülümsemek istiyorum. bir silahım olursa ilk işim babamı vurmak olur diye geçiriyorum. okuduğum her cümleden seni çıkarmak istemiyorum. bunaltıcı eylül sıcağında sadece dizlerine yatıp uyumak istiyorum. konuşmak istiyorum. içimden ne geliyorsa bağırmak ve bir daha konuşmamak istiyorum.


biraz sonra doğum günü zırvalığım bitecek. kendime şu şarkıyı hediye edebilirim;

21 Ağustos 2017 Pazartesi

5 Ağustos 2017 Cumartesi

sana,



bir sabah masa başında, yalnız bir ağacın kenarında, eve dönme yolunda, babanın yanında, tuttuğun takımın maçında, dersin en önemli yerinde, mutfakta, balkonda, yağmurların dinmediği bir yer yatağında, piknikte, lahmacunun en güzel yerinde, en sevdiğin dizinin reklamında, nerde olursa olsun, içinde asla kurtulamayacağını bildiğin bir yalnızlık duygusunu hissedersen eğer;

yıllarca her sabah, seni düşünerek aynı burukluğu hissettiğimi hatırlamanı isterim.

17 Temmuz 2017 Pazartesi

antika.

bunun sadece bir rüya olduğunu,
yorganın sağ tarafında bir çukur varmış hissi yaratan siyah lekeyi görmediğini,
bunun aslında sadece bir rüya olduğunu,
avuçlarında bir delik varmış hissi yaratan siyah lekeyi aslında hissetmediğini,
bunun gerçekten sadece bir rüya olduğunu, çırılçıplak lambaya koştuğunu,
sarı ışığın altında gördüğün rengin siyaha hiç benzemediğini,
bunun aslında bir rüya olmadığını, kanın eline nasıl bulaştığını, yıllar sonra aynı rüyayı gördüğünde ve sabah ezanından birkaç dakika evvel kurulmuş saat gibi yatağında dimdik durduğunu, bunun gerçekten bir rüya olmadığını, avuçlarını birbirine sürterek su altında akıp gitmesini umduğun lekenin silinmediğini, banyo kapısının nedense aralık kaldığını, annenin tanınmayacak halde olduğunu, bunun aslında bir rüya olmayacak kadar net olduğunu, kardeşinin soluksuz uyuduğunu, kardeşinin gerçekten soluksuz uyuduğunu, kardeşinin nefes almıyor oluşunu, bunun gerçekten bir rüya olmadığını aynanın bir türlü simetrisi oturmamış sağ köşesini düzeltmek için elini yaklaştırdığında çatlayan cam kırıklarının lavabonun içerisinde biriktiğini, bunun bir rüya olmadığına kanıt, başının iki yanından akan kanla evden koşarak çıktığını, merdivenler vardı ama artık orada olmadıklarını, yedinci katta oturduğuna emin olduğun evden kapıyı açtığın an sokağa çıktığını, bunun bir rüya olması için uğraştığını, koşmaktan yorulmadığını, nefesinin düzeninin bile bozulmadığını, teninin kuruduğunu ama bunun asla bir rüya olmadığını, girdiğin evde, koşarak kendini çarptığın duvar sanmıştın meğer onun bedeniyle karşılaştığında, lekenin dirseklerine kadar inmesini umursamayarak bedenini sardığın kollarının sırtına temas ettiği yerde bir gözünü hafifçe aralayıp aynaya baktığında, bunun bir rüya olduğuna gerçekten inandığında, bunu birkaç saat önce bardaklarca su içerek uzandığın yatağında, midenin çıkardığı garip sesleri kulağında yeniden duyduğunda, yine aynı ayna yansımasında saatin zamanı reddedemeyeceğin kadar olağan ilerleyişinde, dizlerin aynı hızla betona düştüğünde, zorla içirdikleri o beyaz hapların hiçbir işe yaramadığını yıllar sonra anladığında, rüya olmayan o gerçeği, günahın kapı önünde bırakılıp helal lokmayla doyulduğu cephesi kiremit rengi bu evde, tanıdık yüzlerin önünde hıçkırarakk- bilmiyordun.

4 Mayıs 2017 Perşembe

"artık gözyaşlarımı sadece yastığım hissedebiliyor." diye bitiriyorum ali'ye yazdığım mektubu.
fotoğrafı da yazarken çekmiştim. gittikçe daha çok üzülüyorum.
                                                         

6 Şubat 2017 Pazartesi

peruk gibi.

+aslı abla şimdi herşey bitti mi?
-yok daha değil. sen hemen bitsin mi istiyorsun ki?
+ben annemin mutlu olmasını istiyorum.

 şarkı çok ağır. bazı konuşmalar da. anneler uçurum mudur cidden?

16 Ocak 2017 Pazartesi

anneanne bu yastıklardan hangisi dayım kokuyorsa ben onda yatıcam.

8 Ocak 2017 Pazar

hayal edecek güzel  birşey bulamadığım zaman uyuyamıyorum.
tüm kötü rüyalarımı al ve uyumama yardımcı ol.