23 Temmuz 2020 Perşembe

ölmeye yatmak


balkon demirlerinden sallanıp allah'ım nolur öldür onu diye boğazımın yırtıldığı günler geçti, sabah ezanıyla annemi terk ettiğim günler geçti, yüksek dağlara çıkıp iç sıkıntımı bir küfür gibi bağıramadığım günler geçti, aynı evin içinde kimseyi görmediğim günler geçti, onun su içtiği bardakları çöpe atıp aldığı pirinci pilav yapmadığım günler geçti, çocuklarım için diyen annemin sevgiye muhtacım diye karşımda ağladığı günler geçti, kimlik numaramı unutup eczanede ağladığım günler geçti, kim bana rahmini açacak diye uyumadığım geceler geçti, gece dörtte ambulans yolu beklediğim günler geçti, bir bardak suyla iftar yapılan karakollar, hastaneler geçti, her sabah yedi'de kalkıp annemin gözyaşlarını temizleyip tektar uyumaklar geçti, çekmecede sigara saklamalar geçti, bütün fotoğraflarda onun yüzünü kesip sonra zorla tekrar yapıştırmaklar geçti.

bu gece bisiklette takla attım. bacaklarım kanadı. su çarptım üç kere. üç kere sızladı kalbim. üç araba geçti yanımdan kimse durmadı. aynı hayat gibi. herkes gördü ama kimse ortak olmadı. kalktım. pantolonum yırtılmış. annemin bana aldığı son pantolondu. yırtılmış.

annemin bana aldığı son pantolon yırtılmış.

ben şiddeti, ezikliği, dışlanmayı, katliamı, kaybı, hakareti, tiksintiyi, zulmü, azabı, her şeyi gördüm. ama annemin bana aldığı pantolon yırtıldı. buna dayanamıyorum. benim kimsem yok çünkü. çünkü benim annem de yok. bana rahmini tekrar açacak bir annem bile yok. dizlerime üfleyecek gözlerimi öpecek kimsem yok. hepinizin babası var belki ama benim yok. ölen babalar bile var. ama benim hiç yok.

içim kuru üzüm gibi oldu. burul burul oldu içim. ben nereye gitsem babasızlığımla dönüyorum. asfaltın keskinliğinden daha sert. dizlerim şimdi çok acıyor. bu gece her şey çok zoruma gitti. dayanamıyorum. yarın iş var. kızlarının elinden tutmuş babalar göreceğim. kinimi unutmayacağım. o arabalardan biri de babamdı. unutmayacağım.

içime işlemiş, benimle gelen, benimle büyüyen sızı geçmedi. geçmiyor. bunu taşıyacak tabut yok.