30 Ocak 2019 Çarşamba

eve dönüş


akşam ablama gittik. eskilerden açıldı konu. annem anlatırken gülmekten ağladı. beş yaşlarındayken annemi sürekli "ben intihar edicem" diye tehdit ediyormuşum. annem de bir gün dayanamamış beni ayaklarımdan tutup merdiven boşluğundan sallandırmış. :) akıllanmışım tabii. sonra ablamla bir gün balkonda baloncuk yaparken deterjanlı suyu içmişim. ağlamışım filan. bir sürü bir şeyler anlatıp hem güldük hem ağladık.
eskilerden konuşmayı çok seviyorum. çok fırsatım da olmuyor da açıkçası. insan çocukluğunu unutmamalı bence. ben bazen unutuyorum. insan olduğumu unutuyorum. annemgil anlattıkça kendimi o kadar özlemişim ki. bir insan kendine neden bunu yapar ki.
annem o eski evde, evlendiği ilk yıllarda yaşadıklarını da anlattı. bir kadın olarak, annesinden babasından ayrı bir kız çocuğu olarak, annem olarak, o kadar zulüme uğramış ki. ben dinlerken başıma ağrılar saplanıyor. babaannemin ona yaptığı zulümleri anlatırken boğazını tutuyor. kaç gece nefes alamadım diyor. annemin sınavı hep başka şeyler oldu. değişti hep ama hiç bitmedi. aklımda hep şu söz:
"annenin bahtı kızına çeyiz olurmuş."

annem kadar güçlü müyüm bilmiyorum ama artık bir babam yok. aklıma bir söz daha geldi. "yüreğim ıslaktır benim kuytularda ağlamaktan ve hafif uçuktur rengi kurusun diye kaç kez güneşe asılmaktan."

hayatım bir kitap olsaydı ismini eve dönüş koyardım sanırım. eve dönüş yolları hep biraz hüzünlüdür.

şimdi ben biraz uyuyacağım, belki biraz ağlarım, müzik yine çok güzel, allah'ım sen çoraplarıyla uyuyanların da rabbisin.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder