14 Ağustos 2019 Çarşamba


ellerim yastığımın altında çoktan uyumuş olmayı dilerdim ama büyük bir sancıyla yazıyorum.

gözlerimi kapatıyorum, ellerim çok küçük, mutlu yaz yokmuş. insan hani bilmediğinin düşmanıydı. bilmediğime sarılıyorum. öpüyorum onu. bazı günleri ve cümleleri tamamlayamıyorum. bana yaşamam için sadece on iki gün verselerdi sadece uyurdum. çünkü dünyada olmak çok acıymış, öğrendim. öğrendim bu dünya yanında oturan annene bile yabancı ediyormuş seni. acıymış çünkü aylar geçtikten sonra bile, hatta yıllar, bir araba yolculuğunda aklına hiç gelmeyecek olan geliyormuş. meğer yuva bile kuruyormuş. bir oyuk. bazı anları yaşamıyorum. zamandan ve mekandan kopuyorum sanki. bardağa uzanırken elim titriyor. pencere, ıhlamur, kuan, beklemeler, ceket, sahil. su sızlıyor.
artık merdivenleri koşa koşa inecek inancım kalmadı. çok üzülüyorum. bağırmak istiyorum. allah'ım bayram gelmiş sen bizim evimizi unuttun mu diye. balkonun en ucuna geçiyorum, başımın ağrısı hem dişlerime hem dizlerime vuruyor. o da beni düşünüyor mudur? bunları geçtim. ihtimaller üzerine yazmak istemiyorum artık. bir atın boynuna sarılıp ağlamaya o kadar ihtiyacım var ki. bugün arabada elim dayımın ismine gitti. aramadım ama. arasam çok ağlayacaktım belki de. insan çok özledim diyip hiç bir şey demeden saatlerce ağlamak istiyor. ve insan nereye gitse oraya alışıyor. bir ay sonra burdan nasıl ayrılacağım? içimdeki bu kimsesizlik hissiyle ne yapacağım. hiçbir ev beni içine almıyor. kendi evim bile. her şeyin uzağındayım. kendimi bir şeye adamak, kurban etmek istiyorum. su gibi, bırakmak istiyorum. akmak. salınmak, süzülmek. elimde ablamla olan fotoğrafımıza bakıyorum. bir çocuğun gözleri neden böyle üzgün olabilir. hüseyni makamıyla  ağlamak istiyorum. kendimi tanıyamıyorum bile artık. kendimin en keskin bıçağıyım. söz geçiremiyorum kendime. gerçekten sevilmek istiyorum ama birinin beni gerçekten sevebileceğine inanmıyorum. annem beni üzgün doğurmuş kim beni sevebilir. niye yazıyorum. ne düzelecek. ne iyi gelecek. şimdi elimde bir silah olsaydı  vururdum kendimi. ama elimde kırmızı bir kitap. şöyle yazıyor.

insan küstüm zannediyor, küstürdüğünü bilemiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder