17 Temmuz 2017 Pazartesi

antika.

bunun sadece bir rüya olduğunu,
yorganın sağ tarafında bir çukur varmış hissi yaratan siyah lekeyi görmediğini,
bunun aslında sadece bir rüya olduğunu,
avuçlarında bir delik varmış hissi yaratan siyah lekeyi aslında hissetmediğini,
bunun gerçekten sadece bir rüya olduğunu, çırılçıplak lambaya koştuğunu,
sarı ışığın altında gördüğün rengin siyaha hiç benzemediğini,
bunun aslında bir rüya olmadığını, kanın eline nasıl bulaştığını, yıllar sonra aynı rüyayı gördüğünde ve sabah ezanından birkaç dakika evvel kurulmuş saat gibi yatağında dimdik durduğunu, bunun gerçekten bir rüya olmadığını, avuçlarını birbirine sürterek su altında akıp gitmesini umduğun lekenin silinmediğini, banyo kapısının nedense aralık kaldığını, annenin tanınmayacak halde olduğunu, bunun aslında bir rüya olmayacak kadar net olduğunu, kardeşinin soluksuz uyuduğunu, kardeşinin gerçekten soluksuz uyuduğunu, kardeşinin nefes almıyor oluşunu, bunun gerçekten bir rüya olmadığını aynanın bir türlü simetrisi oturmamış sağ köşesini düzeltmek için elini yaklaştırdığında çatlayan cam kırıklarının lavabonun içerisinde biriktiğini, bunun bir rüya olmadığına kanıt, başının iki yanından akan kanla evden koşarak çıktığını, merdivenler vardı ama artık orada olmadıklarını, yedinci katta oturduğuna emin olduğun evden kapıyı açtığın an sokağa çıktığını, bunun bir rüya olması için uğraştığını, koşmaktan yorulmadığını, nefesinin düzeninin bile bozulmadığını, teninin kuruduğunu ama bunun asla bir rüya olmadığını, girdiğin evde, koşarak kendini çarptığın duvar sanmıştın meğer onun bedeniyle karşılaştığında, lekenin dirseklerine kadar inmesini umursamayarak bedenini sardığın kollarının sırtına temas ettiği yerde bir gözünü hafifçe aralayıp aynaya baktığında, bunun bir rüya olduğuna gerçekten inandığında, bunu birkaç saat önce bardaklarca su içerek uzandığın yatağında, midenin çıkardığı garip sesleri kulağında yeniden duyduğunda, yine aynı ayna yansımasında saatin zamanı reddedemeyeceğin kadar olağan ilerleyişinde, dizlerin aynı hızla betona düştüğünde, zorla içirdikleri o beyaz hapların hiçbir işe yaramadığını yıllar sonra anladığında, rüya olmayan o gerçeği, günahın kapı önünde bırakılıp helal lokmayla doyulduğu cephesi kiremit rengi bu evde, tanıdık yüzlerin önünde hıçkırarakk- bilmiyordun.